ANINDA TEKLİF AL

Size özel teklif hazırlayabilmemiz için hizmetinizi berlirleyip formu eksiksiz doldurunuz...

  • 0 (850) 303-5255    0 (542) 282-8383

    Sigortada dava açmadan önce arabulucuya başvuru artık zorunlu

    Yazı Boyutu

    Sigortada dava açmadan önce arabulucuya başvuru artık zorunlu

    1 Ocak 2019 tarihinden itibaren, sigorta sözleşmelerinde alacak ve tazminata ilişkin yaşanan ihtilaflarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması zorunlu hale getirildi. Av. Arb. Şeyda Karayazgan, konu hakkında merak edilenleri yanıtladı.

    Av. Arb. Şeyda Karayazgan, zorunlu arabuluculuk düzenlemesi karşısında sigorta alanındaki ihtilafların durumu hakkında açıklamalarda bulundu. 6/12/2018 tarih ve 7155 sayılı yasa ile 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren, alacak ve tazminata ilişkin ticari uyuşmazlıklarda da rakam sınırı olmaksızın zorunlu arabuluculuk uygulanacağını kaydeden Karayazgan, “Ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olmuştur. Kanun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay’da görülmekte olan davalarda uygulanmayacaktır”dedi. Karayazgan, konuyla ilgili soruları yanıtladı.

     

    Sigorta sözleşmesinden kaynaklı ihtilaflarda durum nasıl olacak?

    Sigorta hukuku kaynaklı ihtilaflar bakımından, ihtilaf konusunun “hasar”veya “prim”den kaynaklı olması arasında bir fark yoktur. Yani konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı olmuştur. Burada istisna durum olan geçici hukuki korumalar, ihtiyati haciz, ihtiyati tedbir, icra takipleri, çekişmesiz yargı işlemleri arabuluculuğun dışındadır. Yani bu gruptaki davalarda doğrudan dava açılabilir.

    İcra ile başlanan süreçte itiraza uğraması halinde icra hukuk mahkemesinden itirazın kaldırılması istenebilen hallerde dava şartı söz konusu değildir. İtirazın iptali, ticaret mahkemelerinde açılacak olursa dava şartı olarak arabuluculuk uygulanacaktır.

    Trafik sigortası hariç olmak üzere diğer sorumluluk sigortalarında zarar görenlerin dava açmadan önce dava şartı olarak arabuluculuk sürecini de tüketmeleri gerekecektir.

    Zorunlu trafik sigortasında ise trafik kanunu aynen uygulanmaya devam edecektir. Buna göre, önce sigortacıya başvuru süreci tamamlanıp, anlaşma olmaz ise arabulucuya başvurma yine dava şartı olarak varlığını koruyacaktır.

     

    Peki Tahkim’e başvuru hallerinde aynı prosedür geçerli olacak mı?

    Hayır. Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru ihtiyari bir çözüm yoludur. Tahkime yapılacak başvuru öncesi arabuluculuğa başvurma şartı yoktur.

     

    Aracılık sözleşmelerinden kaynaklı ihtilaflarda süreç nasıl işleyecek?

    Acentelik sözleşmeleri & broker protokollerinden kaynaklı ihtilaflarda yine aynı şekilde ihtilaf konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olması sebebi ile arabuluculuk bu tür ihtilaflarda da zorunlu olacaktır.

     

    Asistans şirketleri ve anlaşmalı kurumlarla olan sözleşmelerde süreç nasıl işleyecek?

    Bu vesile ile şunu söylemek lazım ki ticari davalar kavramı kanunla çok geniş kapsamlı gelmiştir. Fikri ve sınai haklar mahkemelerinde bulunan hemen hemen tüm davalar, marka patent davaları, telif haklarına ilişkin davalar, bankacılık alanının tamamı, kambiyo senetleri gibi alanlar dava şartı kapsamındadır.

     

    ‘TESPİT VE TEDBİR DAVALARI KAPSAM DIŞINDA’

    Davanın konusu arabuluculuğa başvurunun gerekip gerekmediği hakkında bize fikir verecektir. Bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olmuştur. Tespit, tedbir davaları kapsam dışındadır.

     

    Sigortacının rücu ettiği durumlarda süreç nasıl işleyecek?

    Rücu davalarının konusu bildiğiniz üzere ihtilaf konusu bir miktar paranın ödenmesine ilişkindir. Bu sebeple, şirketlerin rücu prosedürleri tamamlandıktan sonra yetkili mahkemenin bulunduğu yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne başvurmaları gerekecektir.

     

    Yetkili yer meselesini biraz açabilir misiniz?

    Arabuluculuk sürecine dair başvuru, uyuşmazlığın konusuna göre yetkili mahkemenin bulunduğu yerdeki arabuluculuk bürosuna, arabuluculuk bürosu kurulmayan yerlerde ise görevlendirilen yazı işleri müdürlüğüne yapılır.

    Arabulucu, görevlendirmeyi yapan büronun yetkili olup olmadığını kendiliğinden dikkate alamaz. Karşı taraf en geç ilk toplantıda, yetkiye ilişkin belgeleri sunmak suretiyle arabuluculuk bürosunun yetkisine itiraz edebilir. Bu durumda arabulucu, dosyayı derhal ilgili sulh hukuk mahkemesine gönderilmek üzere büroya teslim eder. Mahkeme, harç alınmaksızın dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda en geç bir hafta içinde yetkili büroyu kesin olarak karara bağlar ve dosyayı büroya iade eder. Yetki itirazının kabulü durumunda ise kararın tebliğinden itibaren bir hafta içinde yetkili büroya başvurulabilir. Bu takdirde yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili büroya başvurma tarihi olarak kabul edilir.

     

    Arabuluculuk süreci ile ilgili nelere dikkat edilmesi gerekir?

    Yetki meselesi oldukça önemli. Buna ilaveten, başvuran taraf, kendisine ve elinde bulunması halinde karşı tarafa ait her türlü iletişim bilgisini arabuluculuk bürosuna verir. Büro, tarafların resmi kayıtlarda yer alan iletişim bilgilerini araştırmaya da yetkilidir. İlgili kurum ve kuruluşlar, büro tarafından talep edilen bilgi ve belgeleri vermekle yükümlüdür. İş kanununda ilk kez uygulanan zorunlu arabuluculukta arabulucuların en fazla sorun yaşadıkları sorun tarafların iletişim bilgilerine ulaşmaktı, kanunda getirilen yükümlülükle bu sorun çözüme kavuşmuş görünmektedir.

     

    ‘TOPLANTILARA KATILMAK ÖNEM TAŞIYOR’

    Toplantıya katılmak önemli. Zira taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda, toplantıya katılmayan taraf son tutanakta belirtilecektir. Bu taraf, davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulacak, ancak her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda, tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılacaktır.

    Tarafların arabuluculuk görüşmelerine giderken taleplerinin kapsamını, dayandıkları delilleri ve talep tutarına dair detaylı bir alacak hesabını yaptırmış olmalarında fayda var. Zira toplantı sırasında bu hesabı yapmak mümkün olmayabilir.

     

    ‘TARAFLAR İSTEDİKLERİ ARABULUCUYU SEÇEBİLİR’

    Tarafların arabulucuyu kendilerinin belirleme imkanı var mı?

    Taraflar listeye kayıtlı ve mutabık kaldıkları bir arabulucu ile çalışabilirler. Arabulucu, komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden büro tarafından belirlenir. Ancak tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları halinde bu arabulucu görevlendirilir.

     

    Arabuluculuk görüşmeleri ve süreç ne kadarlık bir zaman dilimini içerir? Maliyetlere kim katlanır?

    Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren altı hafta + iki hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla iki hafta uzatılabilir. Arabulucu gerekli görüyor ise birden fazla toplantı yapabilir.

    Maliyet konusuna gelince; arabuluculuğun maliyeti davalara kıyasen çok daha düşük, başvuru harcı alınmıyor. Arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması halinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanıyor.

    Arabuluculuğa başvurmamanın müeyyidesi nedir?

    Müeyyide davanın, “dava şartı yokluğu”sebebiyle usulden reddedilmesidir. Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği bildirilir. Yani arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.